Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu, Osmanlı’nın İstanbul’dan sonraki 2. büyük şehri Selanik diğer adı ile Thessaloniki’deyim.
Buraya ikinci gelişim, kendi memleketimde gibiyim, yabancılık çekmiyorum. Ladadika bölgesinde Plaza Hotel’de kalıyoruz; buradan yürüyerek şehrin her yerine ulaşabiliyoruz.
Selanik’e üyesi olduğum İstanbul Folktur Veterans Ensemble Grubu ile geldim; bu gezide şehri daha yakından tanımak, şehrin duygusunu tatmak istiyorum.
Selanik gezimize Atatürk Evi’ne giderek başlıyoruz; geçen yıl tadilatta olduğu için içini gezemediğim Atatürk Evi’ndeyiz. Kapıdaki güvenlik kontrolünden sonra bahçesine geçiyoruz. Bahçenin bir köşesinde Atatürk’ün babasının diktiği ağaç var; bir çok kişi burada fotoğraf çektiriyor. Duygularım tavan yapmış vaziyette eve giriyorum. Evin içi tamamen boşaltılmış, yerine İstanbul, Manastır, Selanik ve Ankara zamanlarını anlatan videolar yer almış odalarda bu videolar yayınlanıyor. Ayrıca fotoğraflarının sergisi var. Sadece mutfak yerli yerinde duruyor. Hiç böyle hayal etmemiştim, hayal kırıklığı ile ikinci kata çıkıyorum.
Burada Atatürk’ün balmumu heykeli beni karşılıyor; içim buruk heykelin fotoğrafını çekiyorum ve arkadaşıma beni Atatürk ile fotoğraflaması için fotoğraf makinemi veriyorum. Evde bulunan gözüme çarpan her şeyi fotoğraflıyorum ama bana yetersiz geliyor. Boğazım düğüm düğüm çıkıyorum, sokaktaki hediyelik eşya satan mağazadan Atatürk’ün de üzerinde olduğu bir magneti buzdolabımın üzerine yerleştirmek üzere satın alıyorum.
Aziz Dimitrios Kilisesi Atatürk evine çok yakın, kiliseyi geziyor ‘insanlık, barış ve sevgi için’ bir mum da ben yakıyorum. 4. yy da yapılan bu kilise 1988 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası olarak ilan edilmiş.
Beyaz Kule’deyiz. Beyaz Kule Kanuni zamanında yapılmış, deniz kıyısında yemyeşil bir parkın içerisinde yer alıyor. Kulenin hemen önünde uzun sahil bulunuyor. Sahildeki turistik teknelerle düzenlenen turlarda Selanik’e denizden bakıp içkinizi yudumlayabilirsiniz.
Osmanlı döneminin en eski yapılarından Kastra Kale surlarının olduğu yerdeyiz. Sokakta hediyelik eşya alabileğimiz mağazalar ve cafeler var. Cafelerden birinde oturup, soğuk kahveleri frappeyi yudumlarken bu güzel şehri tepeden seyre dalıyorum.
Yeni Cami tadilatta olduğu için gezemiyor, dışarıdan bakmakla yetiniyoruz.
Yorucu ama keyifli bir günün ardından Plaza Otel’de dinlenip bahçesinde kahvemizi yudumlayıp akşam yemeği programımızı yapıyoruz. Otelin bir arka sokağında ortasında çeşme bulunan bir meydan var bu meydanın etrafında da restoranlar, tavernalar sıra sıra dizilmiş. Kouziva by Kioupia’nın masaları meydandaki çeşmeye kadar yer alıyor. Ve iki muhteşem müzisyen şarkılarına başlamış bile. Burayı sevip bizde bir masaya oturuyoruz.
Menü ağırlıklı olarak deniz ürünlerinden oluşuyor. Benim tercihim salata, soğuk mezeler, çupra ve yanında da şarap. Sokakta oturuyor olmak müziğin keyfine varmak çok güzel. Müzisyenler Türk olduğumuzu anlayınca Türkçe şarkılar çalmaya başlıyor, bizde hemen eşlik ediyoruz. Konyalım şarkısı eşliğinde oynuyoruz. Etraftakiler bizim enerjimizden faydalanıyor, onlarda rum müziği eşliğinde danslara başlıyor. Gününüze keyif katmak ve lezzetli yemek istiyorsanız Ladadika’daki restoranları tavsiye ediyorum. Kişi başı seçtiğim menüye 14€ ödeyerek geceyi sonlandırıyoruz. Ladadika kentin batısında bulunuyor. Burası Aşağı Selanik’in büyük yangından kurtulan tek yeri. kentin en lüks restoranları ve gece kulüpleri burada bulunuyor. Restoranların çoğunda gece yarısından sonra topluluklar Yunan müziği çalıyor.
Ertesi gün ilk iş her şehirde yaptığım gibi sokaklarda gezip kaybolmak ve şehri keşfetmek. Otelden çıkıp denizi arkamıza alarak yukarıya doğru yürüyoruz, kısa bir süre sonra et ve balık pazarındayız. Fotoğraf makinem elimde çekimlere başlıyorum.
Buradan sonraki durağımız pazar yeri; uzolar, baharatlar, sebzeler bu pazarda her şey var. Tsimiski Caddesi ile Egnatia arasınaki bu bölge bizim Mısır Çarşısı’na benziyor. Aristoteles Meydanı kentin en kalabalık yerlerinden biri, etrafında cafeler, barlar, restoranlar bulunuyor.
Selanik’i yürüyerek gezebilirsiniz. Bu bölgeyi yaklaşık 4 saatte gezdik. Yemek için seçimimiz full tou meze; bu mekan Ladadika’da küçük bir meydanda bulunuyor. Yemekleri lezzetli, Türkçe menü ve Türkçe bilen garsonları var. Daha detaylı bilgiyi tavsiyeler yazımda okuyabilirsiniz.
Akşamüzeri Kosova, Üsküp, Prizen seyahatinden dönen arkadaşlarımız otele yerleştikten sonra saat 21.30′da Ladadika’da Pladi Taverna’da hep birlikte yemekteyiz. Selanik’teki son gecemiz enfes bir eğlenceyle sona eriyor.
Selanik’te olmak bu şehri tanımaktan mutluluk duydum. Şimdi yeni yerleri keşfetmek üzere valizim elimde; sahildeki amcanın söylediği şarkı ise dilimde ‘Üsküdara gideriken aldi da bir yağmuuuur…’